Benim de eğitim aldığım ABD’daki Harvard Üniversitesi’nden Prof. William Kaelin 2019 yılı Nobel Tıp Ödülü’ne layık görüldü.Prof. Kleain yaptığı çalışma ile, hücrelerimizin ne kadar zeki olduğunu gösterdi. Prof. Kleain’e nobel getiren çalışma ile, hücrelerimiz kanda oksijen miktarı düşünce Oksijen üretimini teşvik edici ve üretilen oksijenin hücrelere kadar ulaşması için ilgili merkezlere gerekli uyarıları yaparak vücutta dengenin sağlanmasına çalıştığı gösterildi.
Prof. William Kaelin was awarded the 2019 Nobel Prize in medicine.Prof. With his work, Kleain showed how intelligent our cells are. Prof. The study that brought kleain to the nobel Prize showed that the amount of oxygen in our cells is thought to stimulate oxygen production and work to achieve balance in the body by making the necessary warnings to the relevant Centers for the oxygen produced to reach the cells.
DİKKAT EKSİKLİĞİ OLAN ÇOCUKLARDA MESLEK SEÇİMİ NASIL OLMALIDIR?
Dikkat eksikliği olan çocukların aslında dikkatlerini bir konuya yoğunlaştırmada sorunları olmadığı, sorunun bu çocukların birden çok konuya aynı anda odaklaşabilme yeteneklerinden kaynaklandığı bilimsel çalışmalarda gösterilmiştir. Bu nedenle bu çocukların önemli konuları tekrarlayarak öğrenmeleri önerilmektedir. Diğer yandan, bu çocukların yüksek beyin kapasitelerine sahip oldukları eğitim ve öğretimde dikkate alınmalı, meslek seçimlerinde ezbercilikten daha çok yaratıcı mesleklere yönlendirilmelidirler.
HOW SHOULD THE CHOICE OF PROFESSION BE IN CHILDREN WITH ATTENTION DEFICIT ORDER?
It has been shown in scientific studies that children with Attention Deficit do not actually have problems concentrating their attention on one issue, and that the problem stems from the ability of these children to focus on more than one issue at the same time. It is therefore recommended that these children learn important subjects by repeating them. On the other hand, the high brain capacity of these children should be taken into account in education and training, vocational choices should be directed more to creative professions than memorization.
Kuru, sulu ve gazlı gangren olmak üzere 3 türlü gangren/ülserleşme/kanserleşme
vardır.
Şeker hastalarının özellikle el ve ayak parmaklarında oluşan gangrenler
için bir uzman Homeopatist doktora görünmeleri durumunda, bu hastaların bir
amputasyon geçirmeden uzuvlarına kavuşma ihtimalleri yüksektir.
Homeopati ülkemizde yasal bir zemin kazanmış olup, tedavide etkin bir şekilde
yararlanılmaktadır. Homeopatide kullanılan tedavi edici maddeler ilaç değildir.
Kişinin iyileşme gücünü yükselten etken maddesi, 30-200 milyonda bir gibi aşırı
düşük maddelerdir. Bu maddeler seçilirken kişinin kendine özgü durumunu dikkate
alınır.
Bu konuda bir örnek olmak üzere bir bayan hastada yapılan uygulamayı
aktarmak isterim.
Şeker hastası (212 mg/dL) olan bir bayanın ayak altında, yanlarında ve ayak
baş parmağında aşırı ülserleşme vardır. Ülserleşen yerlerin ampute edilme
seçeneği dışında kendisine bir seçenek sunulmamaktadır. Bu bayan hastanın kan
dolaşımında sorun vardır ve kocasına karşı ilgisi aşırı azalmıştır. El ve
ayaklarında aşırı üşüme vardır. Battaniye istemektedir. Dudaklarında kuruma ve
aşırı susuzluk vardır. Sol tarafında uyumaktadır. Sık sık idrara çıkmaktadır.
3.11.2001 tarihinde tedaviye alınan hastaya durumu dikkate alınarak, sırasıyla
değişik zamanlarda değişik dozları uygulanmak suretiyle 30 C sepia, 30 C slicea
ve 30 C sulphur uygulanmıştır. Bu hasta 11.02.2002 tarihinde bir ameliyata
gerek kalmaksızın ülserli kısımlar iyileştirilerek taburcu edilmiştir.
Vücudumuzda 50 trilyon
ile 100 trilyon arasında hücre bulunmaktadır. Biz hücreler topluluğundan oluşan
bir bütünüz. Her hücremiz hücre içerisinde negatif, hücre zarında pozitif
enerji taşımaktadır. Negatif ve pozitif elektrik yükleri arasındaki fark 1,4
volttur. Yani vücudumuzdaki her hücre sanki bir küçük pil gibi 1,4 volt
elektrik yüklüdür. Her hücrenin 1,4 voltluk bir manyetik alanı vardır. Ortalama
bir insanın 75 trilyon hücre sahibi olduğunu düşünürsek, vücudumuzda yaklaşık
toplam 1 milyar volt civarında bir elektrik yükü vardır.
Hücrelerin birleşerek
vücudumuzu şekillendirmesi sonucu organizmamız oluşur ve bu organizmanın sahip olduğu 1 milyar voltluk bir enerji tüm
hücrelerin etkileyen ortak bir manyetik alanı oluşur. Gerçekte vücudumuz
hücrelerin kişisel manyetik alanı altında değil, bu ortak manyetik alanın
etkisi altındadır. Vücudumuz kendi manyetik alanını dalgalar halinde dış
dünyaya yayar. Kuantum fiziği bizim fiziksel bir yapı değil, manyetik dalgalar
olduğumuzu söylemektedir. Tüm kâinat ve içindekiler bu manyetik alan
dalgalarını kullanarak sürekli bir iletişim içindedir. Düşünce ve davranışlar
ve netice olarak sağlık bu iletişime göre şekillenmektedir.
Hücrelerimizin yarattığı
bu ortak manyetik alan dış dünyadan gelen manyetik alan dalgaları ile iç içedir
ve onlarla etkileşim altındadır. Aslında manyetik alanlar elektrik akımları
gibi birbirlerinden ayrılamazlar. Taşıdıkları bilgi her yerdedir. Her şey, her
şeyin bilgisine sahiptir… Dış dünyadan gelen manyetik alan dalgaları içindeki
bilgiler bizim manyetik alanımız içindeki bilgilerle sürekli etkileşim
altındadır. Bu etkileşim sonucu ortaya çıkan zihinsel durumumuz tüm hücrelere
an be an iletilmektedir.
Manyetik dalgalar,
elektrik akımı gibi birbirlerinden ayrı değil, iç içedir. İşte tam da bu
sebeple, ağaçlarla ağaçlar, ağaçlarla insanlar, böceklerle böcekler, böceklerle
insanlar gibi her şey yaydığı manyetik dalgaların taşıdıkları bilgiler ile
birbirlerine kaynaşmış vaziyette, iç içe ve iletişim halindedir.
Köpek neden korkan insana
saldırır? Korkan insan korkuyu manyetik bilgi halinde köpeğe iletir. Köpek onun
hakkından geleceğine inanarak ona saldırır. Onun için insanlar ateş üzerinde
yürümelerine rağmen bir acı duymazlar… Onun için insanlar kaplanlarla iç içe
yaşar… Onun için çıngıraklı yılanlar dahi insanlara saldırmaz veya zehirleri insanları öldürmez…
Düşüncelerimiz beynimizin
içinde kalmıyor. Ne düşünüyorsak radyo dalgaları gibi etrafımıza yayıyoruz. Kiminle
aynı frekansta yayın! Yapıyorsak, onunla doğrudan iletişim haline
geçiyoruz. İşte, resimde görüldüğü gibi,
MEG ile beyin taraması, EEG yerine daha hassas ayrıntıları görebilmek için
kullanılmaktadır. Çünkü MEG ile tarama, EEG’de olduğu gibi cilt üzerine
probları yapıştırmak yerine, beynin dışına salınan bu elektro manyetik
dalgaların içerdiği bilgileri okuyarak yapılmaktadır.
DÜŞÜNCE ENERJİMİZ SAĞLIĞIN
REHABİLİTASYONUNDA GİDEREK ARTAN ÖLÇÜDE KULLANILMAKTADIR…
Dikkat ederseniz buraya
kadar hiç fiziksel bir yapıdan bahsetmedik. Elektrik yükümüz ve manyetik
alanımızdan bahsediyoruz. Fiziksel durum tabi ki önemli… Çünkü hücreyi bir
elektrik piline benzettiğimizde, bu pilin enerji düzeyi düşünce yapımız ile fiziksel
sağlığımızın durumuz göre şekillenir. Ancak fiziksel sağlığımız düşünce
yapımızı etkilemezken, düşünce yapımız fiziksel sağlığımızı doğrudan
etkilemektedir.
Biz, manyetik dalga olarak bir ” verici ve alıcı
istasyonu gibiyiz. Durumumuzu, konumumuzu özetle her şeyimizi yaydığımız elektromanyetik
dalgalarımızla dış dünyaya yaymaktayız.
Duygularımız,
düşüncelerimiz, zihinsel, ruhsal ve fiziksel sağlığımız dışarıdan aldığımız elektromanyetik
bilgi altında şekillenmektedir.
Diğer canlılar bu radyo
dalgaları ile “hiçbir yanlış anlaşılma olmadan” haberleşirken, kullandığımız
dil acaba duygularımızı saklamak için mi icat edildi? Bu sebeple mi diğer
birçok canlının kullandığı gibi, duygularımızla konuşmayı geliştirmeyerek, daha
ötesi köreltip, konuşarak haberleşiyoruz?
Bir arkadaşımızı çok
özlediğimizi hissediyor ve onu arayamadığımızı düşünüyorsak, bir bakıyoruz ki;
o bizi arıyor. Diğer taraftan bilmeliyiz ki; birisini nefretle anarsak, o da
bizi nefretle anar… İşte bu sebeple düşünce ve duygularımızı kontrol edebilmek çok
önemlidir. Düşünce ve duygularımızın sadece bizi ilgilendirmez, onlar
evrenseldir ve her yere ve herkese ulaşır… Duygularımızın yaydığı
elektromanyetik bilgi ile bir bardağı kırabilir, bir kaşığı eğebiliriz…
Kendimize ve çevremize
veya hayatımıza giren her şeye ne kadar güveniyorsak, ne kadar korkusuz
yaşıyorsak, ne kadar çok seviyorsak o kadar sağlıklıyız ve o kadar pozitif
enerji üretiyor ve çevremizi olumlu bir şekilde etkiliyoruz. Test amacıyla
kullanılan etken maddesi “şeker” olan plesebo ilaçların sağlığımıza olan olumlu
etkilerini, bu ilaçların plesebo ilaç olduğunu bilmememize borçluyuz. Çünkü
doktorumuz “bu ilacı kullan iyileşeceksiniz” dediği için, ona güvenerek alıyor
ve iyileşiyoruz.
Okunan bir dua ve
içirilen normal bir su ile normal olarak operasyon dışında bir çaresi olmayan bir
çocuğun ellerindeki siğillerin bir gün içinde kaybolmasına bakalım. Çocuğa bir merasimle bir dua okunur ve okunmuş
bir su içirilir. Çocuğun ellerindeki siğiller bir gün içinde mısır patlar gibi
patlayarak yok olur. Çünkü çocuğun bu şekilde şifa bulacağına dair inancı
sarsılmazdır. Bu düşünce gücü hücrelere iletilerek siğiller patlayarak yok
olurlar…
İyi ama, bu düşünce
yapısı hücre sağlığımızı nasıl etkilemektedir? İşte modern tıbbın önünde yeni
bir yol ortaya çıkıyor.
Düşünce yapımıza göre genlerimiz
kendilerini ifade etmektedir. Düşüncelerimiz/beynimiz hücrelere ne yapması
gerektiğini, nasıl bir hayat tarzı sürmesi gerektiğini emretmektedir. Beynimiz,
hücrelerimizin genlerini ve dolayısiyle hayat tarzını belirlemektedir. Yoksa normal
şartlarda gen yapımız sağlığımızı düşünüldüğü kadar da etkilememektedir.
Kronik stres altındaki
insanların gen yapılarındaki kromozomları bir arada tutan telomerlerinin
süratle dağılarak kromozomların yapısının ve dolasıyla genlerin ifade şeklini etkilemesi
buna örnektir.
Bir başka ifade ile beyin
neye inanıyorsa onu yaşıyoruz. Sağlığımız 2 uç arasında gidip gelmektedir; iyileşeceğimize
inanıyorsak iyileşiyor, öleceğimize inanıyorsak ölüyoruz.
Yoğun bakımda bir
hastanın ölebilmesi için beynin tüm hücrelere “öl” emri göndermesi, bunun en
büyük delilidir.
IT’S NOT OUR GENE STRUCTURE THAT AFFECTS OUR HEALTH … IT’S OUR MIND THAT AFFECTS OUR GENE STRUCTURE.
There are between 50
trillion and 100 trillion cells in our body. We are a collective of cells. Each
cell in the cell membrane of positive energy within the cell is negative. The
difference between negative and positive electric charges is 1.4 volts. In other
words, every cell in our body is loaded with 1.4 volts of electricity, as if it
were a small battery. Each cell has a magnetic field of 1.4 volts. If we think
that the average person has 75 trillion cells, our body has an electrical
charge of about 1 billion volts.
As a result of cells
merging and forming our bodies, our organism is formed and this organism has a
1 billion volts of energy that forms a common magnetic field that affects all
cells. In reality, our bodies are not under the personal magnetic field of
cells, but under the influence of this common magnetic field. Our bodies
radiate their magnetic field to the outside world in waves. Quantum physics
says that we are magnetic waves, not a physical structure. The entire universe
and its contents are in constant communication using these magnetic field
waves. Thoughts and behaviors and ultimately health are shaped according to
this communication.
This common magnetic
field created by our cells is intertwined with magnetic field waves from the
outside world and interacts with them. In fact, magnetic fields cannot be
separated from each other like electric currents. The information they carry is
everywhere. Everything has the knowledge of everything … the information
within the magnetic field waves from the outside world is constantly
interacting with the information within our magnetic field. As a result of this
interaction, our mental state is transmitted to all cells moment by moment.
Magnetic waves, like
electric current, are not separate from each other, but are teeming. For this
reason, trees and trees, trees and people, insects and insects, insects and
people are all fused together, intertwined and in communication with the
information carried by the magnetic waves they emit.
Why does a dog attack a
man who is afraid? The frightened person transmits the fear to the dog in
magnetic information. The dog attacks him, believing he will take him down. For
him, even rattlesnakes don’t attack people or their venoms don’t kill people.…
Our thoughts don’t stay
inside our brains. Whatever we’re thinking, we’re spreading it around like
radio waves. Broadcast on the same frequency as who! If we do, we go into
direct communication with him. Here, as
pictured, a brain scan with MEG is used to see more sensitive details rather
than EEG. Because scanning with MEG is done by reading the information
contained in these electro-magnetic waves released out of the brain, rather
than gluing probes onto the skin as in EEG.
OUR THOUGHT ENERGY IS
INCREASINGLY BEING USED IN HEALTH REHABILITATION…
Mind you, we’ve never
talked about a physical structure. We’re talking about our electric charge and
magnetic field. The physical state is of course important… because when we
compare the cell to an electric battery, the energy level of this battery is
shaped according to our thinking structure and the state of our physical
health. However, while our physical health does not affect our thinking
structure, our thinking structure directly affects our physical health.
We are like a ”
transmitter and receiver station ” as a magnetic wave. In summary, we are
spreading everything to the outside world with our electromagnetic waves.
Our emotions, thoughts,
mental, spiritual and physical health are shaped by the electromagnetic
information we receive from outside.
While other living things
communicate with these radio waves “without any misunderstandings”, was
the language we use invented to hide our emotions? Is that why we communicate
by not improving speech with our emotions, as many other creatures do?
If we feel that we miss a
friend so much and we don’t think we can call him, then he’s looking for us. On
the other hand, we should know that when we remember someone with hate, they
remember us with hate… that’s why it’s so important to be able to control our
thoughts and emotions. Our thoughts and feelings don’t just concern us, they
are universal and reach everywhere and everyone… with the electromagnetic
information that our emotions emit we can break a glass, bend a spoon…
The more we trust
ourselves and our environment or everything that comes into our lives, the more
fearless we live, the more we love, the healthier we are and the more positive
energy we generate and affect our environment in a positive way. We owe the positive
effects of plesebo drugs, the active ingredient used for testing, which is
“sugar,” to our health, not knowing that these drugs are plesebo drugs. Because
our doctor says,” use this medicine and you’ll be fine, ” we take it with
confidence and we get better.
With a prayer read and a
normal drink of water, let’s look at the warts on the hands of a child who
normally has no remedy other than surgery to disappear within a day. The child is recited a prayer at a ceremony
and given a recited water. The warts on the child’s hands will explode like
popcorn in a day. Because the child’s belief that this is the way to heal is
unshakable. This power of thought is transmitted to the cells and warts
disappear by exploding…
But how does this
thinking affect our cell health? Here comes a new path ahead of modern
medicine.
GENES SHAPE OUR HEALTH BY
INFLUENCING OUR MENTAL STRUCTURE, NOT OUR HEALTH…
According to our
thinking, our genes express themselves. Our thoughts/brains command the cells
to do what they need to do, what kind of lifestyle they need to lead. Our brain
determines the genes of our cells and therefore the way of life. Otherwise,
under normal conditions, our gene structure does not affect our health as much
as thought.
The telomeres that hold
chromosomes together in the gene structures of people under chronic stress are
rapidly dispersed, affecting the structure of chromosomes and the way genes are
expressed.
In other words, we live
what the brain believes. Our health commutes between 2 extremes; if we believe
we will recover, we will recover, if we believe we will die, we will die.
The greatest evidence of
this is that the brain sends a “die” order to all cells so that a patient can
die in intensive care
KETOSTERİL OR EQUALENT SUPPORTS ARE VERY USEFULL FOR CHRONIC KIDNEY PATIENTS
ABD Sağlık Bakanlığı Kronik böbrek yetmezliği olan hastaların, doktor kontrolünde olmak kaydıyla, ketosteril veya muadili non-essential protein kaynaklarını ihtiva eden drajeleri kullanmaları kronik böbrek yetmezliğini olumlu olarak etkilemektedir. Diğer taraftan, idrarlarına protein kaçağı olan diabet hastalarının diabetin tedavisini önemsemeleri gerekmektedir. Protein kaçağının önemli bir nedeni diabet hastalığıdır.
Konu ile ilgili ABD’de yapılan bilimsel çalımaya ilişkin ABD Sağlık Bakanlığı yayını için aşağıdaki linki tıklayabilirsiniz.
In patients with chronic renal failure, the use of drags containing ketosteril or its equivalent non-essential protein sources, under the supervision of a doctor, positively affects chronic renal failure. On the other hand, diabetes patients who have a protein leak in their urine should care about the treatment of diabetes. A major cause of Protein leakage is diabetes.
You can click on the link below for the U.S. Department of Health Publication on the scientific study conducted in the United States.
Gottfriet Leibniz : insan düşüncelerinin bir alfabesi vardır… Düşüncelerimiz bu alfabeye dayalı olarak kurulan basit kavramların kombinasyonudur.”
Düşüncenin alfabesi aynı olsa da düşünce tarzı her insana göre değişiklik gösterebilir. Bununla birlikte aklımızda hiçbirşey yokken, bir düşünceyi doğuran şeyin ne olduğu, doğmadan önce nasıl bir sürecin işlediği ve sonraki gelişim sürecinin sistematiğini anlamak çok önemlidir. Düşünce ve sağlık konusundaki korelasyonu anlamak için yapılması gereken araştırmaya değer konular da vardır. Bunların başında; düşünce alfabesine göre kurulan basit kavramların nasıl kombine oldukları ve düşünce yoğunluğunun ölçülmesi, bir düşüncenin hangi yoğunluğa geldiğinde bizi fiziksel olarak nasıl etkilediği, bu etkilerin hangi yoğunlukta kaybolduğu, tamamen kaybolup olmadığı, hangi düşüncelerin bilinç altına yerleşip bilinç üstünü gizlice etkilediği konularıdır.
Düşünce alfabesinden başlayarak bu konularda yapılacak araştırmalar , zihinsel, duygusal ve ruhsal faaliyetler ve bunun neticesi olarak sağlık düzeyindeki değişimlerin yönetimi açısından önemlidir.
Even though the alphabet of thought is the same, the way of thinking can vary according to each person. However, when we have nothing in mind, it is very important to understand what gives rise to a thought, how a thought works before it is born, and the systematic of the subsequent development of the thought. There are also topics worth investigating that there is need to understand the correlation in thought and health. At the beginning of these; how simple concepts that are formed according to the alphabet of thought and are combined later and measuring the intensity of thought, how a thought physically affects us when it comes to a certain intensity and what is its measured value, at which intensity these effects disappear, whether they are completely lost, or which thoughts settle under consciousness and secretly affect the top of consciousness.
Research on these issues , starting from the alphabet of thought, is important for the management of mental, emotional and spiritual activities and as a result of these changes in the level of Health.
Erkeklerde Kısırlık Nedenlerinden biri vücutta aşırı boron bulunmasıdır. Vücutta aşırı borax miktarı 5-10 yıl içerisinde karaciğer kanserine neden olabilir. Boron, borax’ın bir bileşimidir. Borax temizlik maddelerinde, kozmetikte ve emaye kaplarda ve “slime” hamurunda kullanılan bir maddedir. Bulaşık makinelerinde aşırı deterjan kullanmak, bulaşıkları tam durulamamak, aşırı makyaj yapmak, sağlığınızı etkileyebilir.
Borax kullanımını vücut üzerinde aşağıdaki semptomlara neden olabilir:
Ciltte hassasiyet, sivilce, su toplamalar veya sivilceler,
Ağızda enfeksiyon,
Kusma
Gözde hassasiyet ve irritasyon
Mide bulantısı
Solunum sorunları
Borax bazı gıdalarda koruyucu olarak da yasak olmasına rağmen kullanılmaktadır. Bunların başında erişte, köfte ve havyar gelmektedir.