NE YER VE İÇERSENİZ ONU YANSITIRSINIZ !
TEMEL BESİN MADDELERİNDEN BİRİ OLARAK ESKİ MISIRDAN BUGÜNE HALA CANLILIĞINI KORUYAN ANTİK BAL NASIL BİR BALDI?
Yediğimiz içtiğimiz her şey ilaçlar gibi vücudumuzu etkilemektedir. Bu sebeple çok önemlidir.
Bal konusunda biraz fazla yazdığımın farkındayım. Ama konu çok önemliydi ve biz buna çok emek verdik. Onun için beni anlayışla karşılayacağınızı ümit etmek istiyorum.
Daha önce siz sevgili dostlarıma söz verdiğim gibi, eski Mısır’dan bu yana yer yer canlılığını yitirmedikleri tespit edilen balların muhtemel özelliğinden bahsetmek istiyorum.
Eski Mısır’da kullanılan ve Firavun mezarlarında yer yer hala canlılığını korudukları tespit edilen antik balların özelliği ne olabilirdi? Bu kadar uzun dayandıklarına göre; bu ballara uzun ömrün, gücün, dayanıklılığın ve güzelliğin kaynağı olarak bakabiliriz. Bunlar doğal olarak pastörize ve filtre edilmemiş, işlenmemiş, soğuk süzme ballardı. Kış mevsiminde arılar şekerle değil balla besleniyordu.
Bu ballar, çiçek ballarına göre daha yüksek vitamin, mineral madde ve aminoasit (proteinlerin yapı taşı) içermeleri gerekiyordu. Molekül ağırlıkları daha yüksek ve oligosakkarit ağırlıklı (melezitoz ve rafinoz) olmalıydılar. Çünkü oligosakkaritler bozulmaya ve kokuşmaya sebep olan zararlı bakterileri yok eden güçlü prebiyotiklerdir. Bunlar ikinci beynimiz olan sindirim sisteminde zararlı bakteriler üzerinde oldukça etkilidirler. Bu balların canlılığını uzun süre koruyabilmeleri için elektrik iletim gücü çok yüksek olmalıydı. Bu özellikteki ballar sinir sisteminde iletişimi son derece olumlu etkilemektedir. Elektrik iletim katsayısı yüksek balların en önemli özelliklerinden biri früktoz düzeyleri yüksek, glikoz (basit şeker) değerleri düşüktür.
Bu ballar yalnız çiçek ve yalnız orman balından öte bir bal olmalıydı! İkisinin karışımı olmalıydı… Çiçekler, zararlılara karşı güç, dayanıklılık ve güzelliğin simgesi uzun ömürlü ve dayanıklı doğal yem bitkilerinin çiçeklerini içermeli; orman florası ise gücün, direncin ve güzelliğin simgesi bir orman topluluğu olmalıydı! Bölgedeki bitkilerle aynı ortamı yaşayan bir bit ve böcek florası olmalı ve bunların bünyeleri çok güçlü ve uzun ömürlü bu bitki florasına işleyebilecek antijenleri taşıması gerekiyordu. Bitki florasının ise dayanıklılığı ve gücü ile bunlara karşı koyacak antikorları üretmesi gerekiyordu. Balın uzun ömürlü olması ve bunu insana yansıtabilmesi için bu antijen ve antikorlar dengeli bir şekilde balda bulunmalıydı…
Vitamin B hücrelerin hayat döngüsünde çok önemli bir yere sahiptir. Antik bal vitamin B açısından özellikle zengin olmalıydı. Bunun için arının yem ve orman bitkilerine ilaveten hayvansal kaynaklardan da beslenmesi gerektiriyordu. Hücre bozulmasını önleyen ve hücre canlılığını arttıran mineral maddeler önemliydi; Bu açıdan örneğin, bunlar %1 civarında manganez ihtiva ediyorlardı. Manganez balda bulunan diğer antijen, antikor, enzimler ve mineral ve vitaminler sayesinde vücuttaki enflemasyonu önlüyor, şeker düzeyini kontrol ediyordu. Daha az şeker ve asit içeriyorlardı. Şeker hastaları, aşırıya kaçmamak kaydıyla, rahatlıkla kullanabiliyorlardı. Polen ve iz elementler taşıdıkları için kristalize oluyorlardı. Gluten, laktoz ve yumurta alerjisi olanlar bu balları rahatlıkla tüketebiliyorlardı. Bu ballar, güçlü antioksidan etkisiyle serbest radikallerin vücuttaki yaşlandırıcı etkilerini önlüyorlardı.
Bu bölge, böyle vahşi bir ortamda yarattığı denge ile, yüzyıllar boyu pırıl pırıl bir vaha gibi dengede kalmayı başarabilmeliydi… Arı böyle bir ortamdan beslenmeli ve üretilecek bal, Eski Mısır’da olduğu gibi, bütün bu gücü, dayanıklılığı ve güzelliği vücutta yansıtmalıydı…
Tüm yukarıdaki özellikleri dikkate aldığımızda, eski Mısır’daki ballar muhtemelen komplex ballardı. Tarım ilaçları henüz kullanılmadığından zengin bir böcek florası vardı ve bitkiler bunlara karşı güçlü antikorlar geliştirmişti. Komplex ballar bit, böcek ve bitkilere ait enzim, antikor, antijen, mineral madde, iz element ve vitaminlerinin bölgede hakim bitki yaprakları veya kabuklarına ait özütlerle karışarak bunlar üzerinde oluşturdukları komplex kürecikleri ihtiva eden ballardır. Arı yem bitkileri ve orman ve böcek florası yanında basiradan da bal üretiyordu… Komplex antik ballar, doğada özel iklimlerde ve özel bir bitki ve böcek florasında elde edilebiliyordu. Üretilen ballar, bölgedeki arı, böcek ve bitki üçgeninde kendini ve kullananı koruyan, güçlendiren ve güzelleştiren doğal bir güç taşıyordu. Bu ballar, arılar başka yerlerde gezdirilmeden sadece o bölgede, yılın 2-3 ay gibi çok kısa bir süresinde elde edilebildikleri için çok az üretilebiliyordu ve çok kıymetliydi.
Bolu’da 1700 m. yükseklikte seçtiğimiz bir bölgede, böcek, bitki ve iklim üçgeninde Eski Mısır’ın antik balının özelliklerini tam olarak yakalamaya çalışıyoruz. Böyle bir bal üretmenin kıvancını bizi bu konuda cesaretlendiren tüm dostlarıma atfediyorum.


