Konumuza girmeden önce Bakınız Hz. Mevlana ne demiş:
Şeb-i Aruz’dan yorumsuz sunuyorum:
Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.
Işığı gördüm, korktum. ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim. karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi. ağladım.
Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu; aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim.
…
insan tenini öğrendim.
sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu…
sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.
…
gitmeyi öğrendim.
sonra dayanamayıp dönmeyi.
daha da sonra kendime rağmen gitmeyi…
dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yaşta.
sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
sonra da asıl yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine vardım.
düşünmeyi öğrendim.
sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu öğrendim.
…
Hz. Mevlana
FİZİKİ ÂLEMDEN METAFİZİĞE YOLCULUK VE SONRASI
Giriş
Sitemizde bu dünya, yani yaşadığımız hayat ve bilinen evren veya fiziki alem ile öbür dünya yani ahret veya metafizik dünya arasındaki etkileşim ve ilişkileri araştırmak, değerlendirmek, tartışmak istiyoruz. Kuram
tutarlı bir bütün oluşturan gerçekler ve açıklamalardır. Tartıştığımız konuda netice olarak bir teori veya kuram geliştirebilirsek amacımıza ermiş olacağız.
Fizik nasıl varız ile ilgilenirken, metafizik, dinle değil bir şeyin ruhuyla ilgili olup, neden varız ile ilgilenir. İkisi de birbirinden önemli iken, kuantum fiziğindeki gelişmelere kadar metafizik ile fiziğin yolları ayrı düşünülüyordu. Kuantum fiziği okullarda öğrendiğimiz fiziğin çoğu kanunu bir bir yıkmaktadır. Kuantum fiziğindeki gelişmelerle birlikte, maddi âlemin içi yani ruhu başka bir ifade ile maddeden ayrı bir karakter özelliği taşıyan metafizik kısmı ile, nesnel kısmının yani fiziğinin birlikte ele alınması gerektiği anlaşıldı. mikro dünyada elde edilen bu sonuçlardan da yararlanarak, makro dünyadaki ruh ve maddenin (beden) de birlikte değerlendirilmesiyle evrenin nasıl ve neden yaratılışına bir cevap aramanın zamanı gelmiştir…
Kuantum fizikçileri bilinen tüm fizik kanunlarını alt üst eden gerçeği gördüler. Bilim adamları aynı minerale ait her atomun, insanlar içinde tek tek her insan gibi ayrı bir ruha ve karaktere sahip olduğunu yeni anladı… 16. yüzyıla kadar eski çağ medeniyetlerinde geçerli olan fiziğin nesnel yaklaşımı ile, metafiziğin ruhani yaklaşımının birbirinden ayrı değil, birbirini tamamlayan olgular olduğu görüşüne doğru yolculuk daha güçlü bir şekilde yeniden başladı… Einstein başta olmak üzere kuantum fizikçileri fiziksel dünyanın aslında fiziki olmayan bir dünya olduğunu gördüler. Olayın temeline inmek için metafiziğe ilgi duymaya başladılar ve fiziki olmayan evrenin enerjinin de ötesinde bir incelikten meydana gelmiş olabileceğini gördüler; bu maddeden daha çok feraset, zeka, ve bilinç alanından oluşmaktaydı…
Fiziki âlem ile fizik ötesi dünyanın gerçeklerini anlayabilmek için özellikle fizik bilimi, fiziki hayat, ilahiyat, ilahi hayat, metafizik hayat ve metafizik felsefe konularını araştıracağız. Amacımız fiziki hayattan veya fiziki âlemden fizik ötesi âleme veya hayata geçiş ve sonrası ile ilgili bilimsel, dini ve felsefi çalışmalara yeni bir soluk getirmektir. Çalışmalar sonucu elde edilecek bilgilerin ve nihai değerlendirmelerin insanların içindeki bir boşluğu dolduracağına inanıyoruz. Bu araştırma ve değerlendirmeler sonucu bir teori veya kuram geliştirmeyi hedefleyeceğiz. Ortaya koyacağımız neticelerle inanç dünyamıza yeni bir ufuk açarak onu güçlendirebilirsek bize ne mutlu. Katkılarınız için şimdiden çok teşekkür ediyorum.
YAKLAŞIM METODUMUZ
Bu dünya ile öbür dünya arasında gidip gelirken yaratılışın sır ve anlamını araştırarak anlayabilmek için başlıca 4 konuyu mercek altına alacağız. Bunlar fizik bilimi, fiziki hayat, dinler ve ilahiyat, ilahi hayat, metafizik felsefe ve metafizik hayat.
Bu 4 konunun bu dünya ve öbür dünya ile ilgili bize verdikleri fikirler, bilgiler ve mesajlar nelerdir? Bunları ayrı ayrı araştırdıktan sonra ortak neticelere odaklanacağız. Ortak neticelerden giderek bu dünya ve öbür dünya ortamını, bu dünyadan öbür dünyaya giden yolu, öbür dünya ve ötesini tarife çalışacağız.
Yaratılışın genel amacı nedir? Neden bu dünyadayız? Evrensel bakış açısıyla yerimiz neresi ve evrende yolculuğumuz nasıl olabilir. Tüm bunları bir teori, bir kuram halinde ortaya koyduğumuz zaman, içimiz daha bir rahatlar diye düşünüyoruz.
Kâinatta temel olarak iki âlem mevcut olduğunu düşünürsek bunların biri maddi âlem, diğeri manevi veya ruhani âlemdir. Bu iki âlem fizik, metafizik felsefe ve din tarafından açıklanmaya çalışılmaktadır.
Maddi Âlem bilimsel çalışmalara konu olabilen, görünür veya etkileriyle ve/ veya neticeleriyle hissedilen üzerinde deneye tabi çalışmalar yapılabilen âlemdir. Manevi veya Ruhani Âlem ise görünmeyen ve etkileri ve neticeleri bilimsel olarak ölçülemeyen ve deneylenemeyen bir âlemdir.
Sitemize konu üç ana yaklaşımın bir özetini vermek gerekirse:
Dini yaklaşım: Maddi ve Manevi âlem birbirinin devamıdır ve ilahi bir güçle yönetilir.
Bilimsel Yaklaşım: Maddi âlemi manevi âlemle birlikte değerlendirmek zaman kaybıdır.
Metafizik felsefe: Bilimsel yaklaşım kullanılarak fizik ötesi ve manevi âlemle ilgili felsefi yaklaşımlar geliştirilebilir.
Dikkat edilirse işimiz kolay görünmemektedir. Ama aklın yolu birdir. Karıncaya demişler: “Bu hızla nasıl hacca varacaksın” O da cevap vermiş: “Varamasam da yolunda ölemez miyim?
Biz de din ile bilimi bir çatı altında toplayıp metafizik felsefe ile yoğurarak bir neticeye varmaya çalışacağız.
Örnek vermek gerekirse: Tüm semavi dinlerde maddi ve manevi âlemlerin yaratılışında Allah’ın tek yaratıcı ve her şeye hâkim tek yönetici olduğuna inanılmaktadır. Modern yönetim bilimleri de, bir takım yönetimi söz konusu olsa dahi bunlar bir heyet olarak karar verdiği için, nihai kararlarda Yönetimde istikrar açısından, dinde olduğu gibi, Yönetimde Teklik ilkesinin geçerliliğini savunmaktadır.
Maddi ve manevi âlemi yaratan ve yöneten kim olabilir? Bir şeyi yönetebilmek için onun tüm ayrıntısına ve stratejik sırlarına hâkim olmak yanında yönetecek kudrete de sahip olması gerekir. Dinde bu Allah’tır; tektir, eşi benzeri yoktur ve İslam dininde 99 tane özelliği belirtilmektedir. İslam dini gibi diğer tüm ilahi dinler de Allah’ın kâinatı yönetmekte hiçbir ortağının olmadığı konusunda hem fikirdir. Hem bilimin hem dinin uzlaştığı bu konuda artık kâinatın birkaç ilahi güç tarafından yönetilebileceğine dair görüşü teorimizin dışında tutacağız.
Yönetim bilimlerine ait bu örnekle açıkladığımız gibi bilimsel gerçeklerle ilahi dinlerin bu konudaki ayetlerini aynı zamanda ele alacağız. Bunların dünyadaki ve tüm kâinattaki mevcut denge, huzur ve istikrar şartlarına uyup uymadığını kontrol edeceğiz. Vardığımız her uyumlu neticeyi bir diğeri ile özdeşleştirerek adım adım genel kurguyu kurmaya gayret edeceğiz.
Burada şunu açıkça belirtmek gerekmektedir: Bu çalışmalar esnasında bilimsel gerçeklere dini açıklamalar yapma telaşında olmayacağız ancak ikisinin birbirini tamamladığı durumları da çalışmalarımızda özenle değerlendireceğiz. Her bilinmezlik noktasında dini devreye sokarak, bilimsel araştırma ve geliştirmelerin, felsefi yaklaşımların önünü tıkayacak bir yaklaşım içerisinde olmayacağız ama birinin tıkandığı noktada diğerinden bir açılım gelebileceğini asla unutmayacağız. Maddi-fizik ve manevi-metafizik felsefe ile dinler âlemini çatıştırma, uzaklaştırma, birbirinden ayırma, uzlaştırma veya birleştirme gayreti içerisinde olmadan bir tartışma ortamı yaratarak yeni kuramların temelini atmaya çalışacağız.
Bilimin ışığında fiziki âlemi, dinlerin ışığında ilahi âlemi, astroloji, astronomi ve kozmolojinin ışığı altında metafiziği ve metafizik felsefeyi ayrı ayrı konu başlıkları altında inceledikten ve tartıştıktan sonra bir sonraki konumuz Fizikten Metafiziğe Yolculuk ve Sonrası olacak. Beşinci ve son konumuz daha önce yaptığımız değerlendirmelerden bir sonuç çıkarmaya çalışacağız. Gayretimiz bütün bu çalışmaları tatmin edici bir araştırma sonucu olarak sunmaktır. Bu bir nevi şimdi yaptığımız hayat yolculuğunda duraklarımızı bilmek gibi bir şey.
Amacımız:
Bilimsel ve dini kaynaklara mümkün olduğunca sübjektiflikten uzak, objektif bir şekilde yaklaşmak suretiyle ayakları yere basan bir teori veya kuram geliştirilebilmeyi deneyeceğiz. Çalışmalarımız sonucunda bilimsellik ile mantık arasında bir kuram geliştirmeyi bekleyebiliriz. Bu teorinin veya kuramın en azından sebep-netice sorgulamasına mantıklı bir cevap verebilmesini umuyoruz.
Bilimsel çalışmalar önce deney ve gözlem yapar sonra kuram geliştirir. Araştırmalarımızda konunun özelliği gereği zaman zaman bilimsel yöntem dışına kayabileceğiz. Çünkü fizikle metafizik felsefe ve din arasındaki ilişkiyi deney yaparak henüz gözlemleyecek güçte değiliz. Bu konuda ileri araştırmalar için yeteri kadar teorik çalışma da mevcut görünmemektedir. Bunun yerine biz, bilimsel verileri, metafiziği, metafizik felsefeyi ve ilahi kaynakları da dikkate alarak mantığa dayalı tahmin ağırlıklı bir teori veya kuram geliştirmeye çalışacağız.
Çalışmaların Bilimselliği
Fiziki âlemden metafizik âleme yolculuk ve sonrası ile ilgili bir kuram veya teori geliştirebilmek için elimizde temel olarak iki kaynak bulunmaktadır. Bunlardan biri ilahi kaynaklar, diğeri ise bilimsel kaynaklardır.
Bilimsel bilgi, neticeleri öngörülebilir, tutarlı ve ölçülebilir bilgilerdir. İlahi bilgiler için genellikle bu tanımlama geçerli değildir. Bunlar göremediğimiz ve deneyemediğimiz verilerdir. Görmediğimiz deneyemediğimiz şeyler de gerçekten var olabilir. 5 duyumuzla algılamadığımız gerçekler de vardır. Bunlara da inanmak durumundayız. Yer çekimi, hava, manyetik kuvvet, elektrik gibi öyle çok göremediğimiz şey var ki; bunların varlığını hissedebiliyor ve bilimsel verilerle tespit edebiliyoruz. Bir kâğıdın üzerine polaroid kalemle bir şekil yaparsak kağıt üzerinde bir şey göremeyiz. Bunu ancak bir polaroid gözlük takarak görebiliriz. Öyleyse gözümüze bir polaroid gözlük takma veya gözümüzün önündeki perdeyi kaldırma zamanı geldi. Görünmeyenleri de içeren bir fiziki hayattan hiç görünmeyecek sandığımız bir metafizik ve/veya manevi âlemi görmemizi sağlayacak bir yarı bilimsel yolculuk zahmete değer ancak zevkli, heyecanlı, insanlığa yararlı bir yolculuk olacaktır.
Yapılan Çalışmalara ve İnançlara Saygı
Sitemizin bugüne kadar yapılan çalışmalardan da faydalanarak genel bir tartışma açması yararlı olacaktır. Fiziki âlemden ruhani âleme intikalimizden önce ve sonra bize ışık tutacak ayağı yere basan değerlendirmelere ihtiyacımız var. Asıl varılması gereken hedef ise bu yolculuğun güzergâhı, durakları, eğer varsa, nihai mekânlarını yoksa sonsuzlukta ilerleyişinin çerçevesini çizen kavram, kuram ve teorileri ortaya koymaktır.
Din, felsefe ve bilim çevrelerinden katılımlarla bazı toplantılar, sempozyumlar ve paneller düzenlenmesine rağmen, evrensel yaratılışın sırları ve yolculuğu ile ilgili genel kabul görmüş bir teori veya kurama rastlamadım.
Araştırmalarımız sonucu bir neticeye ulaşırken bir şeye dikkat etmemiz gerekiyor; (bir Yaratan’a) inananlar yanında, inanmayanların da düşüncelerine saygılı bir ifade şeklimiz olmalıdır.
Bu konudaki her türlü çalışmayı, geliştirilmiş ve geliştirilecek teori ve kuramların tümünü hoş görü ile karşılamak gerekir. Çünkü bu öncü teoriler/kuramlar üzerinde çalışmazsak, bu konu üzerinde daha sonra çalışılacak kimselere bir kaynak yaratmamış oluruz.