GÜNLÜK YAŞANTIMIZIN KANSER, ŞEKER VE KOLESTROLE SİNSİ ETKİSİNİ 3 KALEMDE NASIL ÖNLERSİNİZ? / HOW DO YOU PREVENT THE PROVOCATIVE EFFECTS OF DAILY HABITS OVER CANCER, DIABET AND CHOLLESTEROL IN 3 ITEMS?

  1. KANSER

TÜTÜN: Tütün dumanı kadmiyumu akciğerlere taşıyan önemli bir vasıtadır. Sigara içen insanlarda akciğerlere temizlenmeye gelen kan, temizleneceği yerde pislenerek kadmiyumu vücudun diğer kısımlarına taşır. Proteinlerle birleşen kadmiyum da böbreklere taşınır, burada birikir ve filtreleme mekanizmasına zarar verir. Kadmiyumun böbreklerde birikmesinden önce insan vücudundan atılması çok uzun bir süre almaktadır. Kadmiyum, akciğerlerde de ciddi hasarlara neden olabilecek toksik bir maddedir. Kan yolu ile karaciğere taşınan kadmiyum, bağışıklık sistemine ve DNA’ya hasar verebilir, kanser gelişimine sebep olabilir.

KÂĞIT HAVLULAR: Kâğıt havlular, tuvalet kâğıdı, bebek bezi,  vb ürünler, en sık kullandığımız ürünlerdir. Bu tür ürünlerle ilgili problem de dioksinin varlığından kaynaklanıyor. Dioksinler, klorla ağartma işlemi yapan fabrikalarda üretim sırasında oluşuyor. Klorla ağartılan tuvalet kâğıtları, kâğıt havlu, peçete ve mendiller, süt veya meyve suyu kartonları, kahve filtreleri, vb. ürünlerin kanserojen olduğu, bağışıklık sistemini negatif etkilediği konusunda çalışmalar vardır. Diğer yandan klorla ağartılmış bu tip ürünlerin kız çocuklarında erken olgunluğa sebep olduğu konusunda çalışmalar da vardır.

KURU TEMİZLEME: Kuru temizlemede kullanılan perkloretilen buharları, teneffüs edildiğinde kanser ve karaciğer hasarına sebep olan kimyasal bir solventtir.

PARFÜMLER: Parfümlerin temel maddesi alkol olup, ilaveten doğal esans yağları ve aroma, ayrıca metilenklorid, metil-etil keton, etanol, benzil klorid, toluen gibi çeşitli toksik kimyasallar içerebilir.

EN İYİ DEODORANT LİMON SUYUDUR: En iyi deodorant limon suyudur çünkü hem antivirütik hem de antibakteriyel olan limonun hiçbir yan etkisi de yoktur.

KOKU GİDERİCİLER: Koku gidericilerin çoğu koku gidermeyip, kendi kokuları ile kötü koku moleküllerini kaplarlar veya burnunuzdaki koku algılama sinirlerini etkilerler. Bunlarda kullanılan kimyasalların, kanserojen olan fenol, kresol, etanol, ksilol ve formaldehit gibi maddeler olmamasına dikkat ediniz.

TRAŞ KREMİ: Tıraş kremi ve köpüğü: İçeriğinde BHA, TEA, FDCred-4, FDCred-40, FDCblue-1 maddeleri bulunan tıraş kremi ve köpüğü ürünlerinin uzun süreli kullanımı kanser riski doğurabilir.

ŞAMPUANLAR: Şampuanlar, Sentetik deterjan içerdiklerinden saç derisinde doğal yağ kaybı ve gözlerde yanma gibi tahrişlere neden olabilirler. Sentetik deterjanlar cilt başta olmak üzere çeşitli yollarla kansere neden olabilir.

PİŞİRME KAPLARI:  Teflon: Teflonun ham maddesinde olan PFOA’nın kanser yaptığı, hayvan deneylerinde kanıtlanmıştır. Alüminyum: Yüksek ısıda yiyeceğin içine geçiyor ve alzheimer ve kanser başta olmak üzere birçok hastalığın nedeni olabilir. Alüminyum folyolarda gıda saklamak, ısıtmak da çok sakıncalıdır. Kalaysız bakır: Kalaysız veya az kalaylı bakır kapları kullanmayınız; azı yararlı fazlası zararlı olan bakır bu kaplardan yüksek miktarlarda yiyeceğe geçebilir. ÇELİK, TOPRAK VE CAM kapları tercih edebilirsiniz.

KUTU SÜTÜ: Homojenizasyon, UHT ve ısıl işlem ile ortaya çıkan ”doğa dışı” maddeler birçok kanser türünün oluşmasına altyapı hazırlayabilir. Kutu sütünü tercih ederken acele etmeyiniz.

SOYA: Paketlenmiş birçok gıdada soya bulunmaktadır. Soya doğal haliyle kansere de neden olabilecek tarzda zararlı olabilir. Soya sosu vb. gibi. Fermente edilmiş olanlarda bu sorun olmayabilir.

LİMON KABUĞU: Limon kabuğu kanser gelişimini engeller. Bir çok kemoterapi ilacının etken maddesi limon kabuğunda vardır. Limon kabuğu kalpten kansere kadar hastalıkların önleyicisidir. Limon kabuğu özellikle cilt kanserine karşı bir kalkan oluşturur. Yemeklerde ve salatalarda kullanmak gerekir. Limonun sinirleri yatıştırma özelliği de vardır.

SAÇ BOYALARI: Saç boyaları, Yapılan çalışmalarda, özellikle koyu ve siyah, kahverengi ve kızıl renkli boya ve permaların, lenf kanseri ve kan kanseri riskini arttırdıkları belirtilmektedir.

DİŞ MACUNU VE DEODORANTLAR: Diş macunu  ve deodorant alırken içinde pudra ve alüminyum, florit, sodyum, amonyak, formaldehit olmamasına dikkat edilmelidir. Pudra yerine mısır nişastası kullanabilirsiniz; talk pudrası tercih edilmemelidir;  içinde kanserojen olan asbest lifleri olabilir.

CİVALI AMPÜLLER: Tasarruflu ampulde cıva var ve kirli bir elektromanyetik alan oluşturur; tercih etmeyiniz. Kompakt floresan ampul zehirli kimyasallar içermektedir. HALOJEN ampul kullanabilirsiniz.

ANTİ BAKTERİYEL SABUNLAR ve TEMİZLİK DETERJANLARI: Anti bakteriyel ve deodorant etkili sabunlar uzun süreli kullanıldıklarında sakınca yaratabilir. Temizlikte kullanılan her türlü deterjan gerek solunum yoluyla ve gerekse cilt yoluyla vücuda sızarlar. Kanser başta olmak üzere bir dizi hastalığın nedeni olan bu ürünleri kullanırken mutlaka eldiven ve maske kullanılması önemlidir.

2. KOLESTEROL

Yapılan bilimsel çalışmalarda, düşük kolesterolü olan kişilerde kolon kanserine daha sık rastlanmıştır. Hücrelerimizin sağlıklı çalışmasında en önemli rolü,  kan yağları(lipitler) ve kan kolesterolü üstlenmektedir. Kısaca KOLESTROL vücut için önemli bir yağdır. Normal sınırlar içerisinde tutulması önemlidir.

Kolesterol yüksek tansiyonun da sebebi olarak gösterilebilir. Hipotalamus – Hipofiz –Adrenal (HHA) sisteminin aşırı uyarılması yüksek tansiyonun başlıca sebebidir. Bu uyarılma kontrol altına alındığı zaman yüksek tansiyon da kontrol altına alınabilir. Hipertansiyon, diyet, egzersiz, su, güneşlenmek vb. ile yüksek tansiyon kontrol altına alınabilir. Mecbur kalınmadıkça ilaç kullanılmamalıdır.

BEYNİN ANA YAPISI YAĞDIR: Beynin %60’ı yağdır. Beyin sağlığı için omega-3 çok önemlidir. Her gün bir cins balık yağı kullanmak faydalıdır. Aktif omega-3 tercih edilebilir (epa+deha). Bunların içinde E-vitamini, Omega-6 veya omega-9 olması o kadar önemli değildir. Çünkü bunları yediğimiz her şeyden alıyoruz ve fazlası zararlıdır.

3. ŞEKER HASTALIĞI

Raf ömrü uzun olan, rafine edilmiş şeyler genellikle zararlıdır. Bunların çoğunun lifleri ve posaları yok edilmiş olduğundan ve gıda katkı maddeleri ve boya eklendiğinden ağıza alındığı anda hızlı bir şekilde kan şekerini yükseltir. Bunların hazımları kolay ve hızlıdır. Kanda insülin aniden yükselirken, kan şekeri de aniden düşer. Bunun sonucu kuvvetli acıkma hissiyle kısır bir döngüye girilir.

KAN ŞEKERİ: Ağzımıza koyduğumuz ilk lokmada kan şekerimiz ve kan insülinimiz birlikte yükselmeye başlar.

Kan şekeri, insülin vasıtasıyla normal ihtiyaçlarımızı karşılayan enerjiyi sağlar. Yemekten 2-2,5 saat geçtikten sonra kandaki insülin ve şeker düzeyi düşmeye başlar. Pankreastan glukagon denen hormon salgılanır, bu hormon karaciğerde önceden depolanan yedek şekerin kana geçmesini ve yakıt olarak kullanılmasını sağlar. 4-5 saate kadar ağzımıza bir lokma dahi koymazsak, normal yaşamın devam etmesi amacıyla son derece önemli LEPTİN hormonu salgılanmaya başlar.

Leptin hormonunun görevi:  Vücudumuzun çeşitli bölgelerinde önceden biriken yağlarımızı (trigliserit) yakmasıdır. Sık sık atıştırmak bu dengeyi bozar. İnsülin ve leptin direnci oluşur, dejeneratif hastalıklar vücutta sinsice gelişmeye başlar.

PAKETLENMİŞ ÜRÜNLER: Ketçap, Kahve kreması, bisküvi, kola, gazoz, meyve suyu, hazır çorba, çikolata, puding vb. paketlenmiş uzun ömürlü ürünleri tercih etmeyiniz. İçinde Mısır şurubu olan içeceklerden uzak durunuz.

KAN ŞEKERİ VE KANSER: Şeker eroin kadar bağımlılık yapan bir maddedir. Şeker, tatlı ve unlu yiyecekler vücutta serbest radikallerin artmasına ve oksidatif strese neden olurlar. Bunu sonucu olarak hücrelerin dayanıklılık gücü zayıflar ve kanser başta olmak üzere hücrelerde çeşitli rahatsızlıklar bir belirti vermeksizin yavaş yavaş gelişmeye başlar.

Kanser hücreleri şekerle beslenir. Basit şekerden ve nihai ürünü şeker olan unlu gıdalardan uzak durulması bu açıdan önemlidir.

YEMEK YEME SIKLIĞI VE KAN ŞEKERİ: Sık sık ve az az yemek, sizi değil hastalıkları besler. Yedikçe kan şekeri yükselir. Kan şekerinin uzun süre yüksek seyretmesi, dolaşımda kanser riskini artıran serbest oksijen radikallerinin oluşmasına neden olur. Bunlar sağlıklı hücrelerden kendi eksikleri olan elektronları çalmakta ve sağlam hücrelerin zayıf, korunmasız kalmalarına, yani hücrelerin paslanmasına, hastalanmasına neden olmaktadır.

12 saat açlıktan sonra,  açlık kan şekeri: 100MGR/dl altında,  herhangi bir yemekten 2 saat sonra ise, tokluk kan şekeri: 140 mgr/dl altında olmalıdır. Açlık kan insülin değeri: 5 ünitenin altında olmalıdır.

Şeker yükleme testinden zorunlu olmadıkça kaçınmak gerekir.  Çünkü verilen bu yoğun şeker karaciğer ve pankreası daha çok yorar.

Kan D vitamin düzeyi; 40-120 ng/ml arasında tutulmalı. İltihap göstergesi olan CRP: 0,3 mg/dl altında olmalıdır.

Unlu gıdalar bir yandan şeker hastalığını tetiklerken diğer yandan vücutta serbest radikallerin artmasına ve oksidatif strese neden olurlar. Bunu sonucu olarak hücrelerin dayanıklılık gücü zayıflar ve kanser başta olmak üzere hücrelerde çeşitli rahatsızlıklar bir belirti vermeksizin yavaş yavaş gelişmeye başlar.

Kanser hücreleri şekerle beslenir. Basit şekerden ve nihai ürünü şeker olan unlu gıdalardan uzak durulması bu açıdan önemlidir.

Share this: Müh. Dr. SAHİN KESİKMİNARE

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.